Gökyüzünü yine sen ve kardeşlerin kaplamıştınız pırıl pırıl ışıldayarak
Bense bir sigaramdan bir senden nefes çekmekle meşgul
Sigaramın ateşi gibi sensizliğin yanmışlığıyla kavruluyorum.
Kim bilir şimdi nerelerde, kiminle hangi gönüldesin
Bu kadar mı acıtacaktı içimi bu ani gidişin
Bu kadar mı yakacaktı bu kopuşun
Acılar denizine gömdün ayağıma taşlar bağlayarak
Ben seni ne çok sevmiştim senin için ömrümü yoluna sermiştim
Her gecenin zifiri karanlığını aydınlatan gözlerinde kaybolmaya
Güller açtıran gülüşünü mimiklerini izleyip gülmeye,
İçli o denli güzel söylediğin ‘elbet bir gün buluşacağız’ diye başladığın şarkına
Öyle alışmıştım öyle benimsemiştim ki hiç bunlardan kopmayacağımı zannetmiştim
Aynı acıları farklı yerlerde bize çektiren bu kader değil miydi? Bizi yan yana getiren,
Tüm umutların tükendiği, toprağımızın çatlayıp kuruduğu zaman yağan yağmur misali
Bizi kavuşturan aynı dere yatağında sürüklenmemize sebep olan.
Öyleyse neden bu ani kaçışın, sen bunu yapmazdın be gülüm söyle hadi söyle
Söyle ne olur yaratan aşkına söyle neydi seni insafsızca değiştiren.
Ben artık bittim, eski günlerime dönmek istemiyorum artık sensiz yaşamak mı asla.
Alışamıyorum anla sensizlik inan öyle zor ki tüm dünyayı yükleseler omzuma
Ne bu kadar zor gelirdi ne de bu gidiş kadar acı verirdi güçsüz şu vücuda,
Hiçbir şeyim düzgün gitmedi ki şu dünya da baksana yaradana ettiğim dualar,
Sensiz olacaksam al canımı diye ettiğim feryatlar bile tutmuyor kabul görmüyor
Ah canım ama inan bu acı bu yıkılmışlığa rağmen hala bu gözler seni bekliyor.